Tendinopatiler: Elit Sporcuları Sessizce Takip Eden Sakatlık
Tendinopatiler: Elit Sporcuları Sessizce Takip Eden Sakatlık
Futbol, yıllar içinde iş modelinde köklü değişiklikler yaşarken, operasyonlarına Yapay Zekâ (YZ) teknolojisini entegre etme konusunda da öncü spor dallarından biri hâline gelmiştir. Özellikle lojistik açıdan oldukça karmaşık bir süreç olan ve takım performansı açısından kritik öneme sahip gözlemcilik faaliyetleri, artık büyük ölçüde otomatik hâle gelmiştir. Geleneksel yöntemlerle gerçekleştirilen uzun seyahatler ve güvenilirliği tartışmalı raporlar yerini, milyonlarca nesnel veri noktasının analiz edilmesine dayalı, hızlı ve verimli sistemlere bırakmıştır.
YZ'nin kulüp operasyonlarındaki yeri sadece analiz süreçleriyle sınırlı değildir. Günlük antrenman verilerinden yola çıkarak oyuncuların sakatlık riskleri öngörülebilmekte; dış yük (kat edilen mesafe, hızlanma verileri vb.) ve iç yük (biyobelirteçler, metabolitler vb.) sistematik biçimde takip edilebilmektedir. Bu sayede karar alma süreçleri, daha önce benzeri görülmemiş düzeyde bilgi temelli hâle gelmektedir. Benzer şekilde, YZ teknolojisi müsabaka anlarında da devreye girerek taktik analizleri ve oyuncu hareketlerini gerçek zamanlı olarak değerlendirmekte, böylelikle hem rakip analizi hem de karar destek sistemleri açısından önemli katkılar sunmaktadır.
Ancak bu teknolojik ilerleme, Avrupa Birliği (AB) ve Birleşik Krallık başta olmak üzere, farklı hukuk sistemlerinde yeni düzenlemeleri gündeme getirmiştir. ISDE (Dijital Hukuk İşletme Okulu) ve Barça İnovasyon Merkezi’nde Spor Yönetimi ve Hukuki Beceriler Yüksek Lisans programı öğrencisi Darah Holmes tarafından gerçekleştirilen bir çalışma, kulüplerin sorumlu yapay zekâ kullanımına yönelik uyum sağlaması gereken düzenleyici çerçeveyi kapsamlı şekilde incelemiştir.
Söz konusu çalışmada, yapay zekâ uygulamalarının doğurduğu en temel sorunun şeffaflık olduğu vurgulanmaktadır. "Kara kutu" etkisi olarak adlandırılan durum, YZ sistemlerinin hangi gerekçelerle belirli sonuçlara ulaştığının anlaşılamamasını ifade etmektedir. Özellikle bir oyuncunun daha az süre almasına veya sezon sonunda kulüpten ayrılmasına neden olabilecek kararların, objektiflik ve adalet ilkeleri doğrultusunda alınması gerekliliği ön plana çıkmaktadır. Bu bağlamda kulüplerin, YZ sistemlerinin verdiği kararları gerekçelendirebilmesi ve bu kararlara ilişkin erişilebilir, anlaşılır bilgi sunabilmesi önem arz etmektedir.
Bir diğer önemli sorun, YZ sistemlerinde gözlemlenen içsel önyargılardır. YZ, insan bilgisinin dijital yansıması olarak geliştirildiğinden, insan hatalarını ve önyargılarını da beraberinde taşıyabilmektedir. Literatürde, ayrımcı sonuçlar üreten çok sayıda YZ uygulamasına rastlanmıştır. Bu durum yalnızca sistem sağlayıcılarını değil, bu sistemleri kullanan futbol kulüplerini de doğrudan ilgilendirmektedir. Kulüpler, önyargıların sürdürülmediğinden emin olmak adına YZ sistemlerini düzenli olarak izlemeli ve kontrol etmelidir.
Gelişen teknolojiyle birlikte siber güvenlik de öncelikli bir mesele hâline gelmiştir. Kulüplerin oyunculara ya da transfer adaylarına ait topladıkları veriler, kötü niyetli siber saldırılarla karşı karşıya kalabilir. Bu tür ihlaller, bireylerin gizliliğini ve profesyonel kariyerlerini tehdit edebilir.
Avrupa Birliği’nin Yapay Zekâ Yasası 2 Ağustos 2026 tarihinde yürürlüğe girecektir. Ancak, kulüplerin zorunlu önlemleri yürürlük tarihinden önce hayata geçirmeleri tavsiye edilmektedir. Aksi hâlde, kulüpler 35 milyon avroya kadar para cezası veya bir önceki mali yıl cirosunun %7’sine varan oranlarda yaptırımlarla karşı karşıya kalabilir. Birleşik Krallık’ta henüz bağlayıcı bir yasal çerçeve mevcut olmamakla birlikte, 2023 yılında yayımlanan Beyaz Kitap, zaman içinde esnek ve güncel bir düzenleme yapılacağını öngörmektedir.
Yasal yükümlülükler açısından, YZ sistemlerinin sağlayıcıları ile kullanıcıları arasındaki farkların belirlenmesi önemlidir. AB mevzuatına göre, sağlayıcılar sistemi geliştirip piyasaya süren taraflar iken, kullanıcılar bu sistemleri operasyonel süreçlerde kullanan taraflardır. Ancak bazı özel kullanım durumlarında, kulüplerin sağlayıcı konumuna geçmesi de mümkündür. Özellikle futbol kulüplerinin sistemleri kendi markalarıyla özelleştirmeleri veya yeniden yapılandırmaları, bu tür sorumluluk geçişlerine neden olabilir.
AB mevzuatına göre, YZ sistemlerinin bireyleri profilleme amacıyla kullanılması, bu sistemleri her koşulda “yüksek riskli” sınıfına sokmaktadır. Kulüplerin bu sistemleri kullanırken gerekli eğitimi almış, yetkin ve yetkili kişiler tarafından insan gözetimi sağlanmalıdır. Ayrıca, verilerin işlenmesi ve saklanması konusunda da altı temel hukuki dayanak tanımlanmıştır:
Sonuç olarak, kulüplerin kullandıkları YZ sistemlerini sadece yasal çerçeveler kapsamında sınıflandırmakla kalmayıp, bu sistemlerin periyodik olarak gözden geçirilmesini sağlayacak risk yönetim sistemleri kurmaları da gerekmektedir. Ayrıca, kulüpler ile sistem sağlayıcıları arasında açık ve şeffaf bir iletişim kurulması; sistemlerin amacına uygun, adil ve birey haklarına saygılı şekilde çalıştığından emin olunması açısından elzemdir.
Holmes’un çalışması, tüm bu yükümlülüklerin ilk etapta karmaşık ve zorlayıcı görünebileceğini, ancak açık politika ve prosedürler geliştirildiği takdirde uyum süreçlerinin pratikte yönetilebilir olduğunu belirtmektedir. Bu bağlamda, futbol kulüplerinin hem yapay zekâ entegrasyonunu hem de yasal uyumluluğu sağlamak adına proaktif bir yaklaşım benimsemeleri gerektiği vurgulanmaktadır.
Haberin kaynağına ulaşmak için linke tıklayabilrsiniz.
https://barcainnovationhub.fcbarcelona.com/blog/risks-and-benefits-of-ai-use-in-football/